3 Kasım 2014 Pazartesi

Güncel Baba



Rıfkı ile Bahri bir yaz gündüzü denize bakan çatılarında çalıntı şezlonglarının üzerinde uzanmış, dalgayı bekliyorlardı. Dalga gelmişti...
Surf tahtalarını aldılar ellerine.. derken tahta yanmaya başladı. Öncesinde kimin başlatacağı üzerine bir müddet münakaşa edildi.

Rıfkı: Sen yak
Bahri: Yok moruk sen yak
Rıfkı: sen yak sen yak
Bahri: aaa olur mu öyle. sen sardın sen yak
Rıfkı yo yo yoyooo.

....
...
..
.
Sonunda Rıfkı yakar.
Daha ikinci binişinde surf tahtasına, dalgayı yakalamaya başladığını hisseder.
Derken sırası gelen Bahri, Rıfkı'nın bu maceraperest uçuculuğundan bi haber koyulur işine. Tahtaya öyle bir biner ki, tahtabaya sallanarak Bahri'yi de dalgaya alır. Daha ikinci binişte ikisi de dalgaya tutulmuş gitmekteydiler. İşşşşş.Bir anda ses duyarlar.Tedirgin edici bir havaya bürününce ortam kafalarında senaryolar geçmeye başlar.Panik halleri gözlerin aniden açılan iriliğiyle anlaşılır.Oysa gözler küçülmüş ve kızarmışken yoğun çekimden...
Rıfkı:Olum birisi taşınıyor galiba.Nerden geliyor bu ses.
Rıfkı:Nabıcaz lan ya zil çalarsa.Biraz daha sabretmeye çabalasamda bu panik hal...offf yaa kafam.ne var lan bunun içinde.Sesler gittikçe yaklaşıyor lan duymuyon mu?
Bahri:Giderler şimdi!
Fahri:Kalk lan zil çaldı olum.
Bahri:Giderler şimdi bırak çalsınlar.
Telefonun zilini kapı zili sanan Rıfkı Bahrinin gevşek tepkileri karşısında sararmıştı.Ardından telefonu almaya gitti Bahri.Rıfkının peşinden gelmediğini görünce telefondan numarayı çevirdi gizliden.Rıfkının telefonu yanındaydı ve çalınca aldı eline gizli olduğunu görünce tekrardan panikledi.Açıp açmama arasında gidip gelen ve mekik dokuyan zihni...sonunda açtı ve karşısında duyduğu sözcük ''giderler şimdi,'' oldu.Rıfkı şok olmuş halde ayaklandı ve Bahrinin yanına giderek sörf tahtasının halini göstererrerek yeni sörf tahtasına ihtiyaçları olduğundan bahsetmeye başladı.
Bahri:Gelirler şimdi.Kapı çalınca açarız.
Rıfkı:Az önce gelenler onlar mıydı.Biliyordun da niye açmadın kapıyı.
Bahri:Sakin ol biraz.
Rıfkı:Gelirler giderler bu nasıl olay lan manyak herif...

derken kapı çaldı ve Rıfkı bu sefer hiç düşünmeden kapının koluna atar elini.Bahri bu hareket karşısında kapıya doğru yönelir,kolun dönüşüyle açılan kapıdan muntazam bir parlaklıkla gözleri kapanır.Gözleri açılır ikisininde uğultulu seslerin yok oluşuyla.Ayağa kalktıklarında etrafına afal afal bakan figürler olarak  İskenderiye Fenerinin bulunduğu şehrin en işlek yolunda bulurlar kendilerini.
Rıfkı şok olmuş halde kekeleyerek Bahriye bişeyler söylemeye çalışsa da başaramaz.
Bahri:İşte geldik.
Rıfkı:Seee ssseeen bbbiiliiiyyyoo  rrrr mmuuyyydunnnn buraya geleceğimizi.
Bahri:Ne sandın.
Rıfkı:Pek bişey sanılmayacak gibi değil.Şu etrafa baksana.Başka yerlerdeyiz ve zamandayız gibi.Tüm bu olanları açıklayabilmek imkansız.
Bahri:Boşuna yorma kendini.
Rıfkı: Saat kaç reyiz
Reyiz: onu on geçiyor
Rıfkı: Kaçı kaçın geçtiğinden çok kaçı kaçın geçmediğidir önemli olan. dimi lan Bahri?
Bahri:Atarın kime reyis?
Reyiz: Saate Bahri.
Bahri:Anladım.
Rıfkı: Olum reyiz senin adını nerden biliyor lan? Kim bu adam, nerdeyiz biz, noluyo amk?
Bahri:Amk?
Rıfkı: Evet.
Bahri:Yayındayız.
Reyiz: Yayın da yayın oğlum.
Bahri:Yanındayız.
Reyiz: Eyvallah yiğenim. Neyse Bahricim ben kaçayım, işim gücüm var. Şu yanındakini pek gözüm tutmadı ama dikkat et kendine evladım.
Rıfkı: Sen kime gözüm tutmadı diyon feriştahını siktiğimin buruk suratlısı
Bahri:Alayını...
Reyiz: Reyse hadi ben kaçtım acelem var. İftara yetişcem.
O esnada şehrin orospuları geçerken bu iki adamı gören kadınlar şaşkın bakınırken asıl bu kadınları gören Rıfkı atladı hemen peşine.Bahri yavaş adımlarla ilerlerken kadınların saldığı hoş koku karşısında eskinin duyfukları o bitikliğini yakalamış olmanın aptallığıyla ilerlediler.Ve sonunda vahaya varırlar.Farkında oldukları bu daha yeni başlayan bir gecenin konseriydi.Ama daha geceye çok vardı ve yarını bekleyip flörtlerini ..n

Yola devam ederken.. oy oy oy


Hayatın öyle saniyeleri falan yoksa; gönlümse ne için var?
Gönül sözcüğünü etraflıca düşününce sanki başka bir dilde bunu karşılayacak sözcük yokmuş gibisine gelmekte insanın. Tek dil bilenin bilmediği ya da öyle mutlu olduğu taraf. Her ne haltsa böyle saniyeler falan aşırı heyecanlanıp "iyi ki yaşamaktayım" dedirten anların kovalamacasını yapmadan tesadüfen  rastgelelikle mucizevi kallavilikte.......  (ne demekse o )
Tarifsiz birden çok duygula karışık düşünce.
Karışık değilse tatsız tuzsuzdur.
Acep nedendir aniden insanın, vaktinde uzun süre geçirdiği birinden aniden soğuyarak ya da ortamında etrafında olmamaya çalışarak bütün o yaşanmışlıkları kenara iteleyerek yok sayabilmekte. Hayatında varlığı ya da yokluğu heyecan, mucize, tesadüf, rastgelelik, tüyleri diken diken edici his yaratmayan birisiyse gayet doğal olarak hayatında olmayışı da pek önem teşkil etmemekte. Farz ederim, Rica ederim, Arz ederim, Af dilerim sürçü lisan... yazınca ne kadar da dil okullu ispanyolca kursunu andıran haliyle sürtük lisanı oldu ya yanlışımız, ha yaşa.
önce bakarlar, dinlerler, dokunurlar, tadarlar, koklarlar ve neticede kuşluk vakti misafiri ferahlığıyla sakinleşirken kapının çalan ya da kapını çalan hırsız odada tapesle başbaşa bırakır seni. Güçlü tarafın nedenlerinin çokluğudur belki.
Asıl neden diplerde yatar. Uyandırmak meşakkatli olsa da, bunu farketmeyen insanlar, oldukça mutlusun.

Bir aylak'ın 'aylıkları'

Uzun bir aradan sonra yeniden sizlerleyiz sevgili kafadostları.

*******************

Odaya tıktıkları vakit o boğucu havayı alıyorsun.
Düşünsene, süreki gördüğün gözlerle karşılaşıyorsun tekrardan.
Artık bu tekrarlar öyle can sıkmaya başlamış ki, aynaya bakamaz hale gelmişsin.
Bir taraftan da yaşamın, başkalığın, gülüşün ve heyecanın yanlış yazabilip yaşayabileceğin kalıpsız gevrekliği.

Boğulmuş olduğun yerlere dönünce haliyle kalıpların kıskacıyla sıyrılacağın çeşitli alternatif yöntemlerle uzaklaşabilme şansını ucundan az önce geçtiğimizi( malum) ateşleyerek başarmış oluruz.

Geniş kitlelerin geniş zamanlı ışığı.
Yolumuzu aydınlatışının karşısında - farkına varan bilir - şaşkına dönmüş.sündür haliyle
Rakamlar yanlış görünüp sahte kahkaha laflarına benzer gülme uslu bu.
Nasıl bir sözcüktü? şöyle duyunca hah! kesin anladım dedirten. uslu bu olmadı. Üslup!!!
Evet işte dostum...... işte değiliz yav
Her ne haltsa, altı üstü kaç metreyse... neyse ki pek karışmadan ve onlar anlamasın diye yıpranarak yaşamak zor olsa dahi, keyifli çoğu zaman. Onlar anlıyor, çaktırmıyor belki. Ancak 'uslu bu' dedirtebiliyoruz. Çok iyi tiyatrocu olabilir bizden. hayatın farklı rollerine açığız. her an deli olabilmekteyiz ya da sevgili ya da tek gecelik...